Sarıyer Escort Helin Eylül ayının serin bir sabahında, Ali Sarıyer’e gitmeye karar verdi. İstanbul’un karmaşasından kaçmak, Boğaz’ın kıyısında huzur bulmak istiyordu. Sarıyer, şehrin kalabalığından uzakta, yeşille mavinin kucaklaştığı, denizin sesinin rüzgarla dans ettiği bir semtti. Ali, yıllardır Sarıyer’i ziyaret etmek istemişti ama her seferinde ertelemişti. Bugün ise, yılların bekleyişini sona erdirmenin zamanıydı.
Sarıyer Escort Helin İle Sonbahar Günü
Boğaz’a bakan dar sokaklarda yürürken, Ali’nin içine huzur doldu. Rüzgar hafifçe yüzüne vuruyor, denizden gelen iyot kokusu ciğerlerine doluyordu. Sarıyer Escort Sarıyer’in bu kadar sessiz ve sakin olmasını beklemiyordu. İstanbul’un merkezine bu kadar yakın olup da, böylesine huzurlu bir köşe bulmak Ali için büyük bir sürprizdi. İnsana geçmişi hatırlatan tarihi köşkler, ağaçların arasına saklanmış gibiydi.Ali, sahil boyunca yürüyerek Rumeli Kavağı’na doğru ilerledi. Yolda, küçük balıkçı teknelerinin kıyıya yanaştığını gördü. Balıkçıların yüzündeki çizgiler, Sarıyer’in Boğaz’la olan derin bağını anlatır gibiydi. Bu insanlar, denizin ritmiyle yaşıyor, balık avlamak için gece gündüz demeden çalışıyorlardı. Sarıyer’in bu kadim mesleği, semte yılların birikmiş hikayelerini katıyordu. Ali, küçük bir balık restoranına oturup, taze bir balık siparişi verdi. Boğaz’ın hemen kıyısında, denizi izleyerek yediği balık, ona İstanbul’da olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Yemeğin ardından, Ali Emirgan Korusu’na gitmeye karar verdi. Korunun sonbahar renklerine bürünmüş ağaçları, sararan yapraklarıyla adeta bir tabloyu andırıyordu. Sarıyer Escort Ali, bu doğanın içinde kaybolmak istedi. Çiçekler, ağaçlar ve hafif bir serinlik Ali’ye İstanbul’un bambaşka bir yüzünü gösteriyordu. Burada, şehirdeki kargaşadan uzak, sadece doğanın ve denizin sesleri vardı.
Emirgan Korusu’nun tepelerinden aşağıya bakarken, Ali Boğaz’ı seyretti. Karşı kıyı, Avrupa ve Asya’nın birbirine baktığı o görkemli manzarayı gözlerinin önüne seriyordu. İstanbul, bu iki kıtanın buluşma noktasıydı ve Sarıyer, bu eşsiz manzaranın en güzel tanığıydı. Boğaz’daki gemiler, dalgaların hafif hareketiyle yavaşça ilerlerken, Ali bu şehrin ne kadar zengin bir tarihe sahip olduğunu düşündü. Sarıyer, sadece doğal güzelliğiyle değil, aynı zamanda İstanbul’un geçmişine dair önemli izler taşıyan bir semtti.
Akşam çökerken, Ali Tarabya’ya doğru yürüdü. Gün batımı, Boğaz’ın sularını altın bir renge boyamıştı. Denizin üzerindeki bu büyülü manzara, Ali’nin aklında silinmeyecek bir iz bıraktı. Sarıyer’de geçirdiği bu günü düşündü; sessizlik, huzur ve doğanın güzelliğiyle dolu bir deneyimdi. İstanbul’un diğer semtlerinden farklı olarak Sarıyer, insanın ruhunu dinlendiren bir yerdi.